Çamurda
büyüyen çiçek
“Aşkın
bununla ne ilgisi var? Aşk nedir ki, kullanılmış bir duygudan başka? Kim bir
kalbe ihtiyaç duyar, bir kalp kırılabiliyorsa?”
Tina
Turner’ın, kendi kanatlarıyla, istediği yöne uçmaya karar verdikten sonra,
özgün sesi ve yorumuyla söylediği ilk şarkılardan biri bu oluyor. Kırık,
yorgun, ama umutlu ve coşkulu.
Hem
kocası, hem ‘isim babası’, hem menajeri, hem patronu, hem de giderek düşmanı
olmuş Ike Turner’dan boşandıktan sonra, bugün tüm dünyada rock müziğinin en
büyük sanatçılarından biri olarak anılacak noktaya geldi Tina Turner.
Ama,
arkasında acı dolu bir hayat, zorlu bir mesleki çaba, farklı bir müzikal
birikim de vardı. İşte bu film, Tina Turner’ın bu noktaya gelene kadar
yaşadıklarını anlatıyor: Bir tür, “çamurda büyüyen çiçek” öyküsü!..
Büyükannesi
tarafından büyütülen Anna Mae Bullock, onun ölümü üzerine, yıllar önce evini
terketmiş olan annesi ile ablasının yanına, St. Louis’e gidiyor, 1958 yılında.
Bu
sevimli genç kız, ablasının çalıştığı klüpte sahneye çıkan ünlü şarkıcı İke
Turner’la tanıştıktan sonra, çocukluğundan beri içinde taşıdığı müzik enerjisi,
çekici bir çatlaklığa sahip olan sesi ve kendine has yorumuyla, “Kings of
Rythm” topluluğunun şarkıcısı oluyor.
Bir
süre sonra, ilişkileri işten aşka uzanıp evliliğe varınca, Anna Mae’in adını
Tina diye değiştiriyor Ike. Böylece, yeni bir ikili doğuyor: “Ike ve Tina
Turner”. İlk başarılı çıkışlarını “Fool in Love” şarkısıyla yapıyor, beste ve
sözlerde imzası olan Ike’ın belirleyiciliğinde, blues türünde şarkılar
söylüyorlar.
Ama,
Ike’ın önceleri arada bir kendini gösteren zalim ve kaba kişiliği, giderek
Tina’nın hayatını bir kabusa çevirmeye başlıyor...
Yönetmen
Brian Gibson, özellikle iki başrol oyunucusunun müthiş performanslarından
destek alarak, yumuşak bir anlatımla, Tina Turner’ın hem müzik kariyerinin, hem
de özel hayatının ilginç öyküsünü, şaşırtıcı ve etkileyici bir filme
dönüştürmüş.
Ana-babasız
bir çocukluktan, parlak bir sahne başarısına, cehennem azabına dönüşen bir
evlilikten, Budist ayinlerle ruhunu arındırma çabalarına kadar, bütün
belirleyici noktalar sergilenirken, bu hayat öyküsünün kendi içinde taşıdığı
melodramatik atmosfer de, gerilimli anlar da hakkıyla yansıtılıyor.
Angela
Bassett, Tina Turner’ın eşsiz dinamizmini ve karizmasını perdeye taşırken, sağlam
biçimde bir karakter çizmeyi başarmış. Laurence Fishburne de, Ike Turner’ın
inişli-çıkışlı karakterini, büyük bir oyuncu olduğunu kanıtlayarak
canlandırıyor.
Tüm
yan oyuncuların da çok başarılı olduğu “Tina”; “Bir Yıldız Doğuyor”,
“Madencinin Kızı” gibi unutulmaz müzikal biyografi filmleri arasına girebilecek
nitelikte bir yapıt. Çünkü, yalnızca sahneye değil, kulise de ışık tutarken
duyarlı bir yaklaşım gösteriyor...
What’s
Love Got to Do with It? (Tina: Aşkın Bununla Ne İlgisi Var?)
Y:
Brian Gibson, S: Tina Turner ve Kurt Loder’ın “I, Tina” adlı kitabından Kate
Lanier, G: Jamie Anderson, YT: Stephen Altman, SY: Richard Johnson, K: Stuart
Pappe, M: Stanley Clarke, O: Angela Bassett, Laurence Fishburne, Vanessa Bell
Calloway, Jenifer Lewis, Phyllis Yvone Stickney, Khandi Alexander, Sherman
Augustus, Chi McBride. 1993.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder