Güçlü
bir çığlık…
Claude
Berri, Mayıs 1992’de, Fransız Ulusal Sinema Merkezi’ne yazdığı notta, ‘çağdaş
insanın geçmişini bilmeye ihtiyacı olduğunu, nereye gittiğimizi bilmek için,
önce nereden geldiğimizi bilmemiz gerektiğini’ belirtiyor ve Emile Zola’nın
romanı ‘Germinal’in ‘hayat, aşk, kötülük, ölüm, adalet, özgürlük, mutluluk
arayışı gibi, insan doğasına ilişkin köktencil sorular’ yönelttiği için,
tarihin bir bölümünü anlattığı kadar, bugüne de ait olduğunu saptıyor. Sonra
da, bizi yakından ilgilendiren şu cümleyi yazıyor:
‘Birçok Avrupa ülkesinde, işçilerin bugün içinde
bulunduğu koşullar, Zola’nın tasvir ettikleriyle pek az benzerlik taşıyor tabii
ki. Ama, 400 Türk işçisinin bir maden kazasında ölmesinin üzerinden de çok uzun
zaman geçmedi…’
Berri,
3 Mart 1992’deki grizu patlamasında 263 madencinin öldüğü ‘Kozlu Faciası’nı
kastederken, ‘sayısal’ bir yanlış yapıyor belki, ama ‘Germinal’, yarattığı
tartışmalar ve gördüğü büyük ilgi sayesinde bir ‘ulusal olay’ haline geldiği
Fransa kadar Türkiye’de de karşılığını bulacak bir film. Çünkü ‘daha iyi bir
dünya’ arayışı da, ‘bir parça ekmek’ mücadelesi de, henüz bitmiş değil, ne
Türkiye’de, ne başka ülkelerde, ne işçiler açısından, ne de başkaları! Dünya
epey değişmiş, ilerleme kaydedilmiş, bazı sorunlar aşılmış, insanlar ve olgular
daha yumuşamış olsa bile…
‘Doğalcılık’
akımının en önemli temsilcisi sayılan büyük yazar Emile Zola, 1880’lerde
onbinlerce maden işçisinin Kuzey Fransa’daki grevini, hayat ve çalışma
koşullarını, yalın ve sert bir gerçekçilikle anlatır ‘Germinal’de.
Berri,
kusursuz bir sadakatle sinemaya aktarmış bu romanı, böylece, ‘etkileyici’
sıfatının yetersiz kaldığı bir film çıkmış ortaya: Güçlü bir çığlık, sarsıcı
bir yumruk!
Panoramik
bir film ‘Germinal’, geniş bir bakış açısıyla yansıtıyor ‘durumu’. Bu anlamda,
dekor-kostüm çalışmasından ve müthiş oyuncu kadrosundan aldığı desteği iyi
değerlendiren Berri’nin kurduğu sağlam anlatımla, tıpkı Bertolucci’nin
unutulmaz yapıtı ‘1900’ gibi, görkemli bir tarihsel ve toplumsal fresk, cüretli
ve zengin bir tasvir, karmaşık ve düşündürücü bir politik film haline geliyor
‘Germinal’:
Madenlerin
tehlikeli karanlığını, yoksulluğu, sefaleti, her şeye karşın yitirilmeyen
yaşama coşkusunu ve sevgiyi, çaresizliği, eşitsizliği, öfkeyi, kitlesel bir
patlamanın yaratabileceği şiddetin korkunçluğunu, çözümsüzlüğün içinde beslenen
umudu anlatıyor…
Fransa’nın
maden bölgesi olan Kuzey’de büyük bir ilgiyle seyredildiği ve Berri’nin ‘en iyi
madenciler tarafından algılanabileceği’ni söylediği hesaba katılırsa, (belki
Maden İşçileri Sendikacıları aracılığıyla) Zonguldak’ta mutlaka gösterilmesi çok yerinde olur, ama
zaten herkesin görmesi, üzerinde durması, tartışması gereken bir film
‘Germinal’. Nereden nereye nasıl gelindiğini anlamak, nereye nasıl gidildiğini
ve gidilebileceğini düşünmek için…
Germinal
Y: Claude Berri, S:
Emile Zola’nın romanından Claude Berri, Arlette Langmann, G: Yves Angelo, YT:
Thahn At Hoang, Christian Marti, SY: Olivier Radot, M: Jean-Louis Roques, K:
Herve De Luze, O: Reanud, Gerard Depardieu, Miou Miou, Judith Henry, Jean-Roger
Milo, Jean Carmet, Laurent Terzieff, Jean-Pierre Bisson, Bernard Fresson, 1993.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder