Bekarlık
sultanlık mı?
“Bana
Sevdiğini Söyle” adlı ilk filmiyle hayran olduğumuz yönetmen Cameron Crowe,
yıllardır üzerinde çalıştığı ikinci yapıtı “Bekarlar”da, yine aynı yaklaşımı
gösteriyor: Bir grup genç insanı, hayatlarının bir noktasından alıyor, sonra
finalde, bir başka noktasında bırakıyor...
Mekan,
son zamanlarda “bohem hayatının merkezi” sayılan Seattle şehri. Ana
karakterler, yirmili yaşlarını süren ve çoğu aynı binada oturan bekarlar: Şehir
trafiğine çözüm bulabilecek bir “Süper Tren” projesi hazırlayan Steve; şehrin
çevre komisyonunda çalışan Linda; bir kafede garsonluk yapan Janet; yaşama
biçimi ve müzikleriyle yeni moda akımlardan “grunge”ın bir temsilcisi olan
“Citizen Dick” topluluğunun şarkıcısı Cliff.
Hemen
hemen hepsi “Kırık Kalpler Derneği”ne üye olan ana karakterlerin öyküleri, iyi
çizilmiş yan karakterlerle de zenginleşiyor, ve ortaya, “canlı” insan
manzaraları çıkıyor: Rastlantılar, aksilikler, kazalar, hayaller, hüsranlar,
arayışlar, küçük ya da büyük sevinçler ya da üzüntüler, çekişmeler, destekler,
kabalıklar ya da incelikler, beceriksizlikler, cesaretler, fedakarlıklar,
ayrılıklar, dostluklar, gelgitler, beklentiler, aşklar, aşklar...
Müzik
konusunda yazılar, kitaplar, bir roman ve senaryolarla, yüklü bir yazarlık
birikimine sahip olan, gazetecilik kökenli yönetmen Cameron Crowe’un, ara
başlıklar ve “röportaj” kesitleriyle ilerlettiği öyküsü, müthiş bir gözlem
gücü, hınzır bir mizah anlayışı ve keskin bir duyarlılık taşıyor.
Yalın,
ama kıpır kıpır bir anlatım tutturan, her an bir zıpırlık yapabilen Crowe,
“hayatın içinden” küçük “an”ları etkileyici biçimde yakalayan içtenlikli
“tablo”lar sunuyor. Sağlam karakter tasvirleri, ince ayrıntılar, gündelik bir
dil içinde zeka pırıltıları saçan diyaloglar ve ahkam kesmekten kaçınan hassas
bir bakış, genellikle “lise filmlerinin en iyisi” olarak kabul gören “Bana
Sevdiğini Söyle”nin övgüler alan “nesnel”liğini, “Bekarlar”a da getiriyor.
Kuşkusuz,
“tarafsızlık” anlamında değil; başta yakından bildiği gençlik kesimi olmak
üzere, insana ve hayata bakarken gösterilen dikkat anlamında bir “nesnellik”;
yoksa, “bekar” ya da “evli” olmaktan ziyade, kişinin mutluluğu bulduğu yerde
“kendisi” olarak seçimini yapmasından ve yaşama sevincini elden bırakmamasından
yana, ahlaki açıdan “taraflı” bir yönetmen Crowe...
“Siyam
Balığı”nın yıldızı Matt Dillon, “Genç Bekar Bayan Aranıyor”la tanınan Bridget
Fonda, “Çölde Çay” ve “Genç Ölmek”in başarılı oyunucusu Camphell Scott,
“Doğumgünü Dört Temmuz”dan hatırlanan Kyra Sedgewick gibi, filmin künyesinde
adları yer alan ve hepsi de büyük bir başarı sergileyerek yönetmene destek olan
genç ve güçlü oyuncuların yanısıra, “Batman” filmlerinin dahi yönetmeni Tim Burton
ve güçlü oyuncu Tom Skerritt de küçük rollerde görünüyorlar.
“Bekarlar”da,
Crowe’un ilgi alanı içinde özel bir yer tutan müzik de, “Citizen Dick”
üyelerini canlandıran Pearl Jam dışında, Soundgarden, Alice in Chains, R.E.M.
gibi toplulukların şarkılarıyla, önemli bir yer tutuyor filmde.
1990’ların
gençliğinden güncel yansımalar taşıyan “Bekarlar”, taa Amerika’dan gelse bile,
hepimizin “kendimizden ve çevremizden birşeyler” bulabileceği, keyif verici bir
“minör sinema” örneği, hüznü de neşeyi de coşkuyla sergilemeyi beceren “olgun
ve genç” bir film...
Singles
(Bekarlar)
Y:
Cameron Crowe, S: Cameron Crowe, G: Tak Fujimoto, Ueli Steiger, YT: Stephen
Lineweaver, SY: Mark Haack, K: Richard Chew, M: Paul Westerberg, O: Campbell
Scott, Kyra Sedgewick, Bridget Fonda, Matt Dillon, Sheila Kelley, Jim
True-Frost, Matt Dillon, Bill Pullman, James LeGros, Ally Walker, Eric Stoltz,
Jeremy Piven, Tom Skerritt. 1992.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder