5 Ağustos 2015 Çarşamba

Driving Miss Daisy (Bayan Daisy ve Şoförü)


Aynı geminin yolcuları…

 
 
 

 

Bayan Daisy, 1948 Atlanta’sında, 72 yaşında, inatçı, geleneklerine bağlı, zengin olduğunu asla kabul ve ‘belli’ etmeyen bir Yahudi.

 

Hoke ise, Bayan Daisy’nin haşat ettiği arabalardan illallah etmiş oğlunun işe aldığı, hayata gülümseyerek bakmayı becerebilen, yardımsever ve oldukça bilge bir zenci şoför.

 
 
 

Bu iki insan, başlarda Bayan Daisy’nin ‘kendi işimi kendim görürüm’ inadı yüzünden imkansız gibi görünse de, 1970 yılına dek süren bir dostluk kuruyorlar sonunda. Mesafeli, ama sıcak bir dostluk.

 

Bayan Daisy, bütün yaşlı Yahudiler’de görülebilecek olan özellikler barındırıyor aslında: Hep ‘azınlık’ olarak yaşamış, ‘cemaat duygusu’nu sürekli besleyerek kendi içine kapanıp, asimile olmanın önüne bu yolla geçmiş bir milletin ‘tutucu’ bir ferdi. Oğlu Boolie ise, aynı milletin, yine ‘azınlık’ olmak yüzünden, toplum içinde saygınlık kazanmanın yolunu bol parada, yani ticarette bulmuş bir ferdi. Bayan Daisy ‘zengin gibi davranmayı’  reddederken, Boolie’nin 1966 yılının en iyi işadamı ödülünü onurla alması, bu yüzden…

 
 
 

Hoke, açıksözlü, samimi, değerini ve onurunu koruyan bir insan. ‘Bilge’ demiştim. Hayatın anlamını acılardan süzmüş bir milletin ferdi o. Azınlık olmasa da köle olmuş bir millet. Her zenci gibi, her şeyden çok onurunu koruyan biri Hoke. Aldığı parayı hak etmek için gösterdiği azim de, ödünç olarak yediği som balığını ertesi sabah iade etmesi de, bunun göstergesi.

 

Bayan Daisy ve Hoke arasındaki dostluğun doğuşu ve sürüşü, Hoke’un kişiliğindeki bu niteliklerin Bayan Daisy’nin ördüğü duvarı yıkabilmesi kadar, içinde yaşadıkları dönem ve ortam yüzünden edindikleri ‘bilinç’ten de kaynaklanıyor elbette. Yükselen ırkçılık dalgası yüzünden, Yahudiler ve zenciler aynı geminin içinde yol alıyorlar ABD’de…

 
 
 

Toplam 9 dalda aday olduğu Oscar ödülünü en iyi film, en iyi kadın oyuncu, uyarlama senaryo ve makyaj dallarında kazanan Bayan Daisy ve Şoförü’nün en büyük başarısı, bu dostluğun yaşandığı ırkçılık ortamını gerçek bir arkaplan olarak verebilmesi. Sevgi Sözcükleri (Tender Mercies) filminden hatırlanabilecek Avustralyalı yönetmen Bruce Bresford, hepsi hepsi dört değinmeyle, ırkçı ABD’nin çok vurucu bir portresini çıkarıveriyor: Arabayı çevirip Hoke’a ‘pis pis’ bakan polisler, Yahudi mabedinin bombalanması, tuvaletlerin ‘zencilere yasak’ olması ve Martin Luther King’in ‘bu nesil, tarihe, korkaklığı ve duyarsızlığıyla geçecek’ dediği nutku…

 
 
 

Yönetmen Beresford, ırkçılığa bakışındaki mesafeliliği, Bayan Daisy ve Hoke’un dostluklarını anlatırken de koruyor. Son derece duygulu, ama melodrama düşmeden, duygu sömürüsü yapmadan ele alıyor onların yakınlığını. Burada, iki başoyuncunun, Jessica Tandy ile Morgan Freeman’ın büyük başarısının payı da yadsınamaz tabii…

 

 

Driving Miss Daisy (Bayan Daisy ve Şoförü)

Y: Bruce Beresford, S: Alfred Uhry, G: Peter James, YT: Bruno Rubeo, SY: Victor Kempster, M: Hans Zimmer, K: Mark Warner, O: Jessica Tandy, Morgan Freeman, Dan Aykroyd, Patti LuPone. 1989.

 

Hiç yorum yok: