3 Ağustos 2015 Pazartesi

Anna Karenina


Bahtı kara güzel

 

 

Yasak aşk, kötü kadere mahkum ve insafsız ölüme mağlup olmaktan kurtulamaz. Tutku geleneklerin, sevgi beklentilerin, arzu sıkıntıların üstesinden gelemez.

 

Anna Karenina, ilk görüşte kalbini tutuşturan Kont Vronski uğruna, soyluluğun yüzeysel ihtişamını ve kocasının soğuk bağlılığını bırakıp gitmekte hiç tereddüt etmez, oğluna duyduğu sevginin vereceği hasret çilesini göze almaktan da çekinmez.

 

Oysa, bir yandan toplumsal kurallar, bir yandan kişisel açmazlar yüzünden, Anna ile Vronski ne kadar çabalarsa çabalasın, “şehvetin isyanı” , “tutkunun günahı” gibi görülen aşkları mutluluk getirmez.

 

Dünya edebiyatının en büyük klasiklerinden biri olan, defalarca sinemaya uyarlanan “Anna Karenina” , tamamı Rusya’da çekilen ilk Hollywood yapımı olarak beyazperdede.

 

“Şeker adamın Laneti” ve “Ölümsüz Sevgi” ile beğeni ve takdir kazanan yönetmen Bernard Rose, romana sadık kalan bir uyarlama gerçekleştirmiş, ama güçlü bir sinemasal anlatım kurmayı da ihmal etmemiş.

 

1880’lerin Çarlık Rusyası’nı, özenli bir mekan-dekor-kostüm çalışması ile inandırıcı ve tamamlayıcı bir fon olarak kullanırken, karakterleri ve ilişkilerini “yaşatmayı” başarmış.

 

Çok zor bir karakteri hakkıyla canlandıran Sophie Marceau, belki de sinema tarihinin en etkileyici Anna Karenina yorumlarından birini sunarken, bir oyuncu olarak, “La Boum”dan bugünlere çok yol katettiğini kanıtlıyor.

 

Levin’de Alfred Molina, Kitty’de Mia Kirshner ve Karenin’de James Fox da göz doldururken, Vronski’de Sean Bean yeterince çarpıcı değil, ama yeteneğiyle durumu kurtarıyor.

 

“Anna Karenina”, başarılı bir edebiyat uyarlaması, etkileyici bir aşk-tutku filmi, güçlü bir oyunculuk gösterisi olarak tatmin edici…

 


 

Anna Karenina

Y: Bernard Rose, S: Leo Tolstoy’un romanından Bernard Rose, G: Daryn Okada, YT: John Myhre, SY: Sergei Shemyakin, K: Victor Du Bois, O: Sophie Marceau, Sean Bean, Alfred Molina, Mia Kirshner, James Fox, Fiona Shaw, Danny Huston. 1997.

Hiç yorum yok: