Bahtı
kara güzel
Yasak
aşk, kötü kadere mahkum ve insafsız ölüme mağlup olmaktan kurtulamaz. Tutku
geleneklerin, sevgi beklentilerin, arzu sıkıntıların üstesinden gelemez.
Anna
Karenina, ilk görüşte kalbini tutuşturan Kont Vronski uğruna, soyluluğun
yüzeysel ihtişamını ve kocasının soğuk bağlılığını bırakıp gitmekte hiç
tereddüt etmez, oğluna duyduğu sevginin vereceği hasret çilesini göze almaktan
da çekinmez.
Oysa,
bir yandan toplumsal kurallar, bir yandan kişisel açmazlar yüzünden, Anna ile
Vronski ne kadar çabalarsa çabalasın, “şehvetin isyanı” , “tutkunun günahı”
gibi görülen aşkları mutluluk getirmez.
Dünya
edebiyatının en büyük klasiklerinden biri olan, defalarca sinemaya uyarlanan
“Anna Karenina” , tamamı Rusya’da çekilen ilk Hollywood yapımı olarak
beyazperdede.
“Şeker
adamın Laneti” ve “Ölümsüz Sevgi” ile beğeni ve takdir kazanan yönetmen Bernard
Rose, romana sadık kalan bir uyarlama gerçekleştirmiş, ama güçlü bir sinemasal
anlatım kurmayı da ihmal etmemiş.
1880’lerin
Çarlık Rusyası’nı, özenli bir mekan-dekor-kostüm çalışması ile inandırıcı ve
tamamlayıcı bir fon olarak kullanırken, karakterleri ve ilişkilerini
“yaşatmayı” başarmış.
Çok
zor bir karakteri hakkıyla canlandıran Sophie Marceau, belki de sinema
tarihinin en etkileyici Anna Karenina yorumlarından birini sunarken, bir oyuncu
olarak, “La Boum”dan bugünlere çok yol katettiğini kanıtlıyor.
Levin’de
Alfred Molina, Kitty’de Mia Kirshner ve Karenin’de James Fox da göz
doldururken, Vronski’de Sean Bean yeterince çarpıcı değil, ama yeteneğiyle
durumu kurtarıyor.
“Anna
Karenina”, başarılı bir edebiyat uyarlaması, etkileyici bir aşk-tutku filmi,
güçlü bir oyunculuk gösterisi olarak tatmin edici…
Anna
Karenina
Y:
Bernard Rose, S: Leo Tolstoy’un romanından Bernard Rose, G: Daryn Okada, YT:
John Myhre, SY: Sergei Shemyakin, K: Victor Du Bois, O: Sophie Marceau, Sean
Bean, Alfred Molina, Mia Kirshner, James Fox, Fiona Shaw, Danny Huston. 1997.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder