Erkekler
dünyasında hem kadın hem sanatçı
Camille
Claudel, 1864’te ‘yalnızca bir kız’ olarak başlayan yaşamı, kendisini adadığı
heykel sanatıyla biçimlenen bir kadın.
1884’te
‘canlı gibi duran’ heykellerini çok beğenen, dönemin en büyük
heykeltıraşlarından, ‘Düşünen Adam’ın yaratıcısı Auguste Rodin’in atölyesinde
çalışmaya başlayan, ama 1913’te annesi tarafından akıl hastanesine kapatılan
bir kadın.
1943’teki
ölümüne kadar, ‘hırslı ve çocuksu genç kızdan, tutkulu sevgiliye, kendinden
emin sanatçıdan, aşk ve anlaşılamamak yorgunu çılgın bir kadına’ uzanan bir
yaşam: Camille Claudel.
Yeteneğini
‘erkek gibi’ sıfatıyla değerlendiren bir dünyada, bir sanatçı ve aynı zamanda
bütün gücü, hırsı ve başarısıyla bir kadın olduğunu kanıtlamak için çabalamış
Claudel…
Yaşamındaki
erkekler. Önce ‘anarşist’, sonra ‘katolik’ kardeşi, şair ve diplomat Paul.
Sevgilisi, büyük müzisyen Debussy. Yeteneğini bir sergiyle yeryüzüne çıkartan
Bolt. ‘İnsanlar dehalardan korkar, sanatın öyle müthiş ki, anlayamıyorlar’
diyen Bolt. Bir de babası. Onu sürekli aşağılamaya çalışan annesine karşı,
‘Camille küstah değil, yalnızca elde ettiklerini yeterli bulmuyor ve
sabırsızlığı hırçınlaştırıyor onu, bir de uzlaşmaya yanaşmaması’ diyen babası.
Ve
tabii Rodin. ‘İkimiz de isyankarız, aynı çamurdan yaratılmışız’ diyen Rodin.
Claudel’in ilhamından ve hatta yaratılarından yararlanan, ondan düşüncelerini
ve sevgisini alıp, ‘içindeki boşluğu’ veren Rodin. Claudel’in tersine
‘uzlaşmaya hazır’ olduğu için, günü geldiğinde ona en büyük darbeyi vuran
Rodin…
Camille
Claudel. Arzularını, heyecanlarını, kırıklıklarını, tüm duygularını, kısaca
kendisini çamura, mermere, heykellere aktaran Claudel…
‘Tepkim
de, sevgim de onunki gibi sınırsızdır, inatçılığı, azmi ve sadakatine benzer
duygular taşıyorum’ diyerek Claudel’i perdede yaşatan Isabel Adjani. Bu
rolüyle, geçen yıl Fransa’nın en iyi oyuncusu olarak Cesar’la ödüllendirilen
Adjani.
Rodin’i
ustalıkla canlandıran Gerard Depardieu. Adjani’nin ‘çok yönlü bir oyuncu’ diye
tanımladığı Depardieu.
Bruno
Nuytten. Uzun bir görüntü yönetmenliği kariyerinden sonra, bu filmle
yönetmenliğe geçen ve Berlin’de kazandığı ödülü fazlasıyla hak eden Nuytten.
Mermerin
beyazlığı ve çevrenin karanlığı arasındaki çelişkiyi tutarlılıkla kuran,
Claudel’in yaşayan heykellerini, bir kez de perdede yaşatan Nuytten.
Rodin’e
modellik yaptığında ya da çamurla ‘seviştiğinde’, Claudel’in dünyasının
estetiğini yakalayan Nuytten.
Ve
Camille Claudel, Bir Kadın. ‘Işığın altındaki gizemi’ çözmeye çalışan film.
Güzelliğin
filmi!
Camille
Claudel (Bir
Kadın)
Y:
Bruno Nuytten, S: Reine-Marie Paris’nin kitabından Bruno Nuytten, Marilyn
Goldin, Misa Terami, G: Pierre Lhomme, YT: Bernard Vezat, M: Gabriel Yared, K:
Joelle Hache, Jeanne Kef, O: Isabelle Adjani, Gerard Depardieu, Laurent
Grevill, Philippe Glevelot, Katrine Boorman, Maxime Leroux. 1988.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder