Romeo
ile Juliet meselesi…
“Tahir
olmak da ayıp değil, Zühre olmak da, hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahir’le Zühre olabilmekte, yani yürekte…”
Yönetmenin
deyişiyle, “genç, seksi ve ateşli bir Romeo-Juliet”, günümüzün isyankar genç
ruhlarına hitap edecek bir film. İki gencin, etraflarını saran nefrete karşı
amansız bir isyana dönüşen aşklarının öyküsü.
Avustralyalı
yönetmen Baz Luhrmann, yüzyılların eskitemediği bir Shakespeare klasiğini,
modern zamanlara uyarlamış. Sonuçta, “çağdaş Romeo ve Juliet geldi aşka, bu
gençlerin aşkı bir başka” durumu var biraz.
“Batı
Yakası Hikayesi”nden bu yana, köprülerin altından çok sular aktığı da bir
gerçek. Ama madem ki iş “yürekte” Nazım Hikmet’in dediği gibi, hikaye aslını
koruyor gene de…
Birbirlerini
delice seven iki genç, Romeo ve Juliet, 1600’lerin İngilteresi’nde değil,
1990’ların Amerikası’nda, çete savaşlarının ortasında “yasak aşk”larını
yaşıyorlar. İki düşman ailenin çocukları onlar, bir araya gelmeleri değil,
bakışmaları bile sakıncalı. Ama “yürek” yasak tanımıyor, aşk ferman dinlemiyor,
sonunda ölüm bile olsa…
Bu
epeyce “çağdaş” uyarlama, Romeo ile Juliet’in öyküsünü, Shakespeare’nin eserine
nerdeyse “kelimesi kelimesine sadık” kalarak aktarıyor aslında. Ama sorunlar,
mekanlar, giysiler, hal ve tavırlar, kısaca atmosferi oluşturan herşey o kadar
“güncel”, Luhrmann’ın anlatımı, görüntü ve kurgu anlayışı, seçtiği müzikler ve
onları kullanışları o kadar taze ki, sonuçta tümüyle yepyeni, bambaşka bir
“Romeo ve Juliet” filmi çıkıyor ortaya…
Romeo
+ Juliet
Y: Baz Luhrmann, S:
William Shakespeare’in oyunundan Craig Pearce, Baz Luhrmann, G: Donald
McAlpine, YT: Catherine Martin, SY: Doug Hardwick, K: Jill Bilcock, M: Nellee
Hooper, O: Leonardo DiCaprio, Claire Danes, John Leguizamo, Harold Perrineau,
Pete Postlethwaite, Paul Sorvino, Brian Dennehy, Paul Rudd, Vondie Curtis-Hall.
1996.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder