Suçlular
aramızda
Clint
Eastwood, tarihle hesaplaşmaya devam ediyor; hem kendisinin, hem ülkesinin, hem
de sinemanın tarihiyle…
1963
yılının Kasım ayında, John Kennedy’nin suikaste kurban gideceği ziyaretinden
kısa süre önce, Texas’ta geçiyor filmin öyküsü…
Silahlı
soygun suçundan 40 yıla mahkum olan, sabıka dosyası da hayli kabarık bulunan
Butch Haynes, hücre arkadaşı Terry ile birlikte, hapishaneden kaçıyor.
Bir
mahallede ihtiyaç molası verdiklerinde, Terry bir eve giriyor; yalnız bulduğu
kadına tecavüze yelteniyor, kadının küçük oğluna okkalı bir tokat atıyor. Ve
gürültü üzerine mahalle ayağa kalkıyor.
Butch’un
Terry’yi benzetmesinden ve küçük çocukla “silahı bana doğrult” diyerek
oynamasından hemen sonra, yaşlı bir komşunun tüfeğiyle çıkıp gelmesi üzerine,
çocuğu rehin alıp kaçıyor Butch ile Terry.
Ama,
7 yaşındaki sevimli Philip’e yol boyunca kötü davranan ve bir an yalnız
kaldıklarında (belki de tecavüz etmek için) kovalamaya başlayan Terry, Butch
tarafından öldürülüyor.
Bundan
sonrası, babasız büyüyen küçücük bir çocukken, fahişelik yapan annesini taciz
eden bir adamı öldürmüş, ıslahevine yollanmış ve bir daha ıslah olmamış azılı
suçlu Butch ile, Yehova Şahitleri tarikatından olan annesinin katı disiplini
altında babasız büyüyen 8 yaşındaki suskun, kırılgan ve zeki Philip arasında
giderek derin bir dostluğun oluştuğu, duygusal ve sürükleyici bir kaçış
öyküsüdür.
Peşlerinde,
yaklaşan seçimler nedeniyle kendisini sıkıştıran valilikten ve çevresinden
bunalmış, yıllar önce küçük bir çocukken tutukladığı ve babasının yanına değil
de ıslahevine yollanmasına yol açtığı Butch’ın namlı bir suçlu olmasında kendi
sorumluluğunu da hisseden, deneyimli ve katı Şerif Red Garnett ile, bu takibe özel olarak
atanmış kadın kriminolog Sally Gerber vardır.
Ama,
babasının yolladığı (yıllarla yıpranmış ve solmuş) kartpostaldan tanıdığı
Alaska’ya varmak isteyen Butch ile bir mağazadan Sevimli Hayalet Casper kostümü
çaldığı için artık kendisinin de suçlu olduğunu düşünen Philip’in kaçışları,
peşlerindekiler tarafından değil, kendileri tarafından noktalanacaktır…
“Kusursuz
Dünya”, adından esinlenerek türetilmiş “kusursuz bir başyapıt değil, kusurlu
bir film” gibi nitelendirmeleri hak etmeyen bir film. Evet, belli yerlerde
tempo düşüyor biraz, hatta bazı sahneler ‘gereksiz’ ya da ‘zorlama’ bile görülebilir,
ama baştan söylemeliyim ki, karşımızda çarpıcı bir başyapıt var.
Eastwood,
‘western’ türü için “Affedilmeyen”le yaptığını, bu kez ‘polisiye’ için
“Kusursuz Dünya”yla yapıyor: “Suçlu” kavramı üzerindeki genel ve peşin
hükümleri sarsıyor, “ceza” , “adalet” ve “kanun adamı” üzerine soru işaretleri
çiziyor! Bir zamanlar “Kirli Harry” filmleriyle “acımasız polis” tipolojisini
destanlaştırmış bir oyuncu, şimdi usta bir yönetmen olarak, kendisini dünya
çapında yıldızlaştıran bu türü didikliyor.
Yönetmen
Clint Eastwood’un özelliği, biçimsel yeniliklerin değil, filmin genel yapısına
sinen bir ‘duygu’nun peşinde koşması: Melankoli, ironi, geleneğe mesafeli bir
bakış ve trajedi, neşeden hüzne, coşkudan sıkıntıya geçiveren bir atmosferde
birleşiyor, beklenmedik anda yoğun bir gerginlik, ya da (seyirciyi canevinden
vuran, o unutulmaz final bölümü gibi) gözleri yaşartan bir duygusal tırmanış
yaşanabiliyor.
Filmin
merkezinde yeralan Butch ile Philip ilişkisinin, seyircinin yüreğine işleyen
bir derinliğe ulaşması, senaryo ve yönetmenlik kadar, oyuncuların da başarısı.
“Yıldız imajı”nın dar sınırlarını kolayca aşabilecek bir oyunculuk gücüne ve
duyarlılığına sahip olan Kevin Costner, yine unutulmaz bir kompozisyon
çıkarıyor. Küçük oyuncu T.J. Lowther, hem şeytan tüyüne sahip bir çocuk, hem de
umut vadeden bir yetenek…
Clint
Eastwood, şerif Garnett olarak, kendisine küçük bir rol vermiş, ama
ustalığıyla, etkili olmasını biliyor elbet. Laura Dern ise (pek de gerekli
olmayan ve derinleşmeyen) Sally Gerber rolünde, üzerine düşeni yapıyor…
“Kusursuz
Dünya”, sağlam bir anlatımla, düşündüren ve hissettiren, keyfi de hüznü de
insancıl bir tonda yansıtan, çok etkileyici bir film. Büyük yıldızların adını
taşıyan küçük bir başyapıt!..
A
Perfect World (Kusursuz Dünya)
Y:
Clint Eastwood, S: John Lee Hancock, G: Jack Green, YT: Henry Bumstead, SY:
Jack Taylor, K: Joel Cox, Ron Spang, M: Lennie Niehaus, O: Kevin Costner, T.J.
Lowther, Clint Eastwood, Laura Dern, Bradley Whitford, Ray McKinnon, Bruce
McGill. 1993.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder