6 Kasım 2013 Çarşamba

Presumed Innocent


Adaletin bu mu Amerika?

             

 

İdealist ve başarılı bir savcı olan Rusty Sabich, Amerikan adalet sistemindeki zaaflara, aksaklıklara ve adaletsizliklere değinen “Şüphe Altında”nın ana karakteri.

 

Kadın savcı Carolyn Polhemus’un evinde tecavüz edilip öldürülmesi üzerine, başsavcı Raymond Horgan, soruşturma görevini, en güvendiği yardımcısı olan Rusty’ye veriyor. Seçimlere on gün kala ortaya çıkan bu cinayet, Horgan’ın başarısını etkiyebileceği için, “bir an önce bir suçlu bulmasını” da istiyor üstelik.

 

Carolyn, yükselme hırsıyla her yola başvuran, cinselliğini de bunun için kullanmakta sakınca görmeyen bir kadınmış. Önce Rusty’yle ilişki kurmuş, ama onun idealistlik ile saflık arasında gidip gelen dürüstlüğünden “birşey çıkmayacağını” anlayınca ayrılıp, başsavcı Raymond’ın kollarına atılmış.

 

O günden beri bir türlü Carolyn’i aklından çıkaramayan, her fırsatta yeniden birlikte olmak isteyen, sesini duymak için sürekli telefonlar eden, bu arada karısı Barbara’yla da arası açılan Rusty, şimdi onun katilini bulabilmek için kolları sıvıyor.

 

Gelgelelim, Carolyn’in karmaşık iş ve özel hayatının ayrıntılarıyla, soruşturma için gereken incelemelerin gecikmesiyle, dosyayı zamanında yetiştiremiyor.

 

Raymond seçimi kaybediyor ve yen yönetim işbaşına gelir gelmez, Rusty’yi cinayetle suçluyor. Üstelik bir sürü kanıt ve ipucu da, Rusty’nin aleyhine gerçekten. Savcı makamından, sanık sandelyesine geçiyor Rusty. İdealistçe ve sadakatle hizmet verdiği adalet sistemi, şimdi onu “şüphe altında” tutuyor...

 

Evet, öykü pek yeni değil. Ama “Fahişe”, “Başkanın Bütün Adamları”, “Sophie’nin Seçimi” gibi sıradışı filmleriyle tanıdığımız usta yönetmen Alan J. Pakula, bir kez daha ele aldığı konunun “perde arkasına” bakabilmek için kullanıyor bu öyküyü. Jürisiyle, özerk yapısıyla, mahkeme işleyişiyle, epey özgün bir sistem oluşturan Amerikan adaletine, kanundaki açıklar ve soruşturma entrikaları açısından değil, insanlar temelinde yaklaşıyor Pakula.

 

Bu açıdan, filmin iki düzlemi var. Birincisi, başsavcıdan yargıca, dedektiften avukata kadar, herkesin bir yerinden pisliğe bulaştığını ortaya seren, rüşvet yendiğini, kanıt saklanabildiğini, düzmece iddia dosyaları ve şüpheye dayalı suçlamalar yapılabildiğini gösteren bakış. İkinci düzlem ise, Rusty’nin öyküsü: Carolyn’le yaşadığı ilişki, karısıyla yaşadığı mutsuz ortam, birden zanlı durumuna gelmesi ve yargılanması, bu arada da şimdiye dek pek ilgilenmediği ve farketmediği çürümeleri görmeye başlaması.

 

Filmin tek zaafı ise, finalde seyirciyi “rahatlatan” o gereksiz “cinayet açıklaması”; oysa katili muğlak bırakmak, gerilimin doruk noktası olabilirdi...

 

Pakula’nın, mat ve koyu renkleri gerilim malzemesi olarak çok iyi kullanan, kamerasını hep bir basıklıkla çerçeveleyen anlatımı kadar, oyuncu kullanımı da çok başarılı.

 

“Star Wars” ve “İndiana Jones”larla olduğu kadar, “Tanık”, “Blade Runner” ve “Frantic” ile de tanınan yıldız Harrison Ford, bir kez daha yetenekli bir oyuncu olduğunu kanıtlıyor.

 

“Örümcek Kadının Öpücüğü”nden sonra, “Ertesi Sabah” ve “Tehlikeli Kokteyl” gibi yapımlarda da gördüğümüz Raul Julia, avukat Sandy rolünde çok çarpıcı bir performans daha gösteriyor.

 

Barbara rolündeki Bonnie Bedelia ve Brian Dennehy’nin yanı sıra, tecrübeli zenci oyuncu Paul Winfield da, etkileyici yargıç karakterlerinde keyifli izleniyor.

 

“Beyaz Yaramazlık”tan beri unutulmayan muhteşem sarışın Greta Scacchi ise, her perdeye gelişinde kadın-erkek tüm seyircinin nefesini kesiyor ama, oyunculuk açısından pek akılda kalamıyor...

 

“Şüphe Altında”, mutlaka görülmesi gereken bir yapım...

        

 

Presumed Innocent (Şüphe Altında)

Y: Alan J. Pakula, S: Scott Turow’un romanından Frank Pierson, Alan J. Pakula, G: Gordon Willis, YT: George Jenkins, SY: Robert Guerra, K: Evan Lottman, M: John Williams, O: Harrison Ford, Raul Julia, Brian Dennehy, Paul Winfield, Greta Scacchi, Bonnie Bedelia, John Spencer. 1990.

Hiç yorum yok: