8 Kasım 2013 Cuma

Fugitive


Uzun yola hüküm giymek

 

 

Yıllarca görmediğiniz eski bir tanıdıkla karşılaşmak nasıl bir duygudur? Kuşkusuz, o da değişmiştir; siz de. Hem bildik bir şeyler vardır ortada, hem de yeni…

 

“Kaçak Doktor Kimble” ile yıllar sonra beyazperdede karşılaşmak, 20 yaşının üzerinde olan birçok kişi gibi, benim için de keyifli ve ilginç bir deneyim oldu…

 

Geceyarısı evine döndüğünde, karısına vahşice saldıran “tek kollu adam”la mücadele eden, ama elinden kaçıran, üzerindeki kan lekeleri ve aleyhine bir sürü delil yüzünden, son nefesini kucağında veren karısının katili olarak ölüme mahkum olan, neyse ki bir nakil işlemi sırasında gerçekleşen firar girişimi ve kazanın ardından kaçma imkanı bulan, sonra da, bir yandan suçlu olup olmadığını hiç umursamayan taşyürekli kanun adamı komiser Gerard’dan kaçarken, bir yandan da gerçek katil olan gizemli “tek kollu adam”ı bulmaya çalışan doktor Richard Kimble…

 

Unutulmaz televizyon dizisinin yapılmasından neredeyse 30 yıl sonra gerçekleştirilen bu sinema versiyonu, kendi adıma, beni hayal kırıklığına uğratmadı. Böyle bir hikayeden beklenebilecek kadar hareket de, heyecan da var “Kaçak”ta.

 

Ayrıca bu, karakterler üzerine kurulmuş bir gerilim filmi sonuçta: Başarılı kariyeri, ferah hayatı, mutlu evliliği, kısacası her şeyi, kimliği belirsiz bir “tek kollu adam” tarafından altüst edilen, üstelik masum olduğu halde idam edilecek olan, iyi yürekli, zeki ve nazik doktor Kimble; en az onun kadar zeki olan, ama bu zekasını, her türlü insani titremeye karşı korunaklı bir bakış açısıyla sınırlayan, düşünen, hisseden ama hiç renk vermeyen, “asla pazarlık etmeyen”, başkalarını dehşetli biçimde sarsacak olaylar karşısında hiç istifini bozmayan komiser Gerard! Üstelik, bu karakterleri, Harrison Ford ve Tommy Lee Jones gibi, iki güçlü oyuncu canlandırıyorsa, o filmi izlemek gerçek bir zevk olmaz mı?

 

Hareketli-macera filmlerinde epey deneyim ve başarı kazanmış yönetmen Andrew Davis de, bu iyi kurulmuş ve işlenmiş öyküyü, karakterlerin de hakkını vererek, baştan sona düşmeyen bir tempo ile, ara sıra (kuşkusuz “larger than life”, kuşkusuz abartılı ve mantıksız ama) seyircinin avuçlarını terleten sahnelerle, nefesini kesen anlarla, koltuğuna mıhlayan bir tansiyonla anlatmayı başarmışsa, en azından, kendi türü içinde, oldukça düzeyli, hoş bir film çıkmaz mı karşımıza?

 

Nitekim, sonuç böyle olmuş: “Kaçak”, sürükleyici, ilginç ve heyecanlı bir polisiye-gerilim filmi, tanışıklığınız eski de olsa yeni de, onu yakalamak keyifli olacaktır…

 

 

The Fugitive (Kaçak)

Y: Andrew Davis, S: David Twohy, Jeb Stuart, G: Michael Chapman, YT: Dennis Washington, SY: Maher Ahmad, M: James Newton Howard, K: Don Brochu, David Finfer, Dean Goodhill, Dov Hoenig, Richard Nord, Dennis Virkler, O: Harrison Ford, Tommy Lee Jones, Sela Ward, Julianne Moore, Joe Pantoliano, Jeroen Krabbe, Daniel Roebuck, Tom Wood. 1993.

Hiç yorum yok: