Mardin'de eşi ve ikiz çocuklarıyla birlikte yaşayan
demirci Nazaret, Birinci Dünya Savaşı'nın hüküm sürdüğü 1915 yılında bir gece,
tüm Ermeni halkıyla birlikte sürgüne götürülür, bilmediği yerlere uzanan zorlu
bir yolculuğa çıkar, bir şekilde hayatta kalmayı başarır, geçen zamana ve tüm
bilinmezliklere rağmen de eşini ve çocuklarını aramaktan vazgeçmez.
Mardik Martin’le birlikte yazdığı senaryodan Fatih
Akın’ın yönettiği filmde Tahar Rahim, Simon Abkarian, Makram Khoury, Hindi
Zahra, Kevork Malikyan, Akın Gazi, Bartu Küçükçağlayan ve Lara Heller oynuyor…
Açıkçası şimdiye dek hiç politik bir film çekmiş, uzun destansı bir hikaye anlatmış değildir sinemada Türk kökenli Alman yönetmen Fatih Akın, doğal olarak merak ediyor insan, nerden çıktı bu Ermeni masalı diye, masal derken, tabii gerçekleri yansıttığı iddiasında, 1915’ten 1924’e uzanan bir Ermeni babanın yaşadıkları, Mardin’den Lübnan’a, Küba’dan Amerika’ya uzanan macerası, doğrusu filmin tümüyle gerçekleri yansıttığını söylemek mümkün değil, sinemasal açıdan da önceki filmlerine hiç benzemediğini, çok basit ve sakil kaldığını söylemeliyim, ama filmin asıl çıkmazı, yönetmenin neden böyle bir filmi ve neden şimdi çektiği sorusu, pir-ü pak Osmanlı Ermenileri içinde bir inci tanesi gibi kalan babanın yaşadıkları maalesef gerçekleri zorluyor, kim inanır, kim beğenir bilmem, ama benim açımdan ne inandırıcı ne beğenilir bir film bu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder